hulusi-efendi-vakfi-kurban-organizasyonu

Kurban Organizasyonu

“Kurbanımız Bayram Olsun”

Kurban vesilesi ile her yıl binlerce aileye Kurban yardımında bulunan Vakfımız, hayırsever vatandaşlarımızın kurban bağışlarını ihtiyaçlı ailelere ulaştırmak için Kurban Organizasyonu düzenlemektedir.

Vacip kurbanların yanı sıra adak, akika, şükür ve hayır kurbanı bağışlarıyla alınan kurbanlar; daha önceden anlaşılan kombinalarda kesimleri yapılarak temsilciliklerimiz vasıtası ile ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırılmaktadır.

Bağışlarınızı; online bağış sistemimiz üzerinden, temsilciliklerimiz vasıtasıyla, hesap numaralarımıza ya da Darende‘de bulunan Vakıf Genel Merkezimize gerçekleştirebilirsiniz.

Kurban Organizasyonu programına destekleriniz ve bağışlarınız için şimdiden teşekkür ederiz…

Not: Kurban niyetiyle, Online bağış sistemine ve hesap numaralarımıza yaptığınız bağışlarla kurban kesme vekaletinizi Vakfımıza vermiş olmaktasınız. Vekâlet için ayrıca arama yapılmamaktadır.

hulusi-efendi-vakfi-kurban-bagis
hulusi-efendi-vakfi-hesap-numaralari
hulusi-efendi-vakfi-iletisim-bilgileri
hulusi-efendi-vakfi-temsilcilik-bilgileri

Kurban Kesmek Hakkında Bilgiler

Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’ nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban Bayramında kesilen kurbana udhiye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.

Mezheplerin çoğuna göre (Şafii/Maliki/Hanbeli) udhiye kurbanı kesmek sünnettir. Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur. Kurban, -fıkhî hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dini hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslümanın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.

Kurban, Kur’an-ı Kerim (Sâffât, 37/107; Hacc,22/28, 34, 36, 37), Hz. Peygamber’in uygulaması ve İslam âlimlerinin görüş birliği ile sabit olan bir ibadettir.

Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir.

Akıllı, ergen, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her Müslüman kurban kesmekle yükümlüdür. Bu özelliklerin hepsine sahip olan kişi Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir.

Kurban, zorunlu ihtiyaçları ve borçları dışında belirli miktarda mala sahip olan kişiye vaciptir. Hz. Peygamber (s.a.s.) imkan bulduğu halde kurban kesmeyenlerle ilgili ağır ifadeler taşıyan hadisiyle (İbn Mâce, Edâhî, 2), bir taraftan kurban ibadetinin imkan bulmaya, güç yetirmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir yandan da güç yetirenin kurban kesmesinin gerektiğine işaret etmektedir.

Buna göre kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için belli bir malî imkâna sahip olmak gerekir. Kişinin malı olmakla birlikte borçlu da olsa ve borcu ile asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa o kişi kurban keser. Fakat temel ihtiyaçları ve borçları için ayıracağı para haricinde bu kadar bir mala sahip olmayan kişinin kurban kesmesi gerekmez.

İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.

Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Hayvanın kesilmesi kurbanın rüknüdür. Kurban ibadeti ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek sureti ile bu ibadeti yerine getirmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.s.); kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir.

Allah Teâlâ’ nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple kesme olmadan hayvanı, sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez. Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz.

Vacip olan kurbanlar için, Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar.

Hanefîlere göre bayramın 3. günü akşamına kadar devam eder. Şâfiîlere göre ise 4. günü de kurban kesilebilir. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanın gündüz kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.

Diğer kurban çeşitleri için ise(adak, hasyır, akika, şükür) herhangi bir vakit söz konusu değildir. Yılın her vaktinde kesilebilir.

Büyük baş hayvanlara birden yedi kişiye kadar ortak olunabilir. Hayvan kurban olacak yaşta ve özelliklerde bulunduktan sonra, etinin az ya da çok olması, ortak sayısını belirlemez. Küçük ve eti az dahi olsa büyük baş hayvanlara yedi ortak olabilir. 

“Bu kurban ancak beş kişilik, ya da üç kişilik olur” gibi ifadeler, kişi başına gelecek etin belli miktarda olmasını anlatmak için söylenir. Yoksa büyük baş bir hayvan kurban olma özelliklerini taşıdıktan sonra ona yedi kişi ortak olabilir.

hulusi-efendi-vakfi-kurban-organizasyonu

Kurban keserken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

a. Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, hayvanın omuriliğinin kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında bir fark yoktur.

b. Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir.

c. Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet edilmemelidir. Bu nedenle hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir.

d. Çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır.

f. Aynı şekilde, hayvanların bir diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına azami özen gösterilmelidir.

g. Kurban kesen kişinin abdestli olması şart olmamakla birlikte, kurban bir ibadet olduğu için kesenin abdestli olması daha faziletlidir.

h. Ölmeden kesilmesi kaydıyla, ihtiyaç halinde veya hayvana eziyet vermemek amacıyla kurbanlık hayvanın uygun tekniklerle bayıltılmasında bir sakınca yoktur. Ancak hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez.

i. Hayvan kesiminde, gerekli yeterlilik ve şartları taşıyan kişi kadın olsun, erkek olsun kurban kesebilir.

j. İster kurban niyetiyle olsun ister başka bir amaçla olsun hayvan kesilirken besmele çekilmesi gerekir. Hayvanın kesimi esnasında besmele kasten terk edilirse o hayvanın eti Hanefîlere göre yenilmez. Ancak kasıtsız ve unutularak besmele çekilmezse bu hayvanın eti yenilir.

Kurban kesilirken üç defa “Bismillah Allahü Ekber” denilir ve şu ayetler okunur:

قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ لاَ شَرِيكَ لَهُ وَبِذَلِكَ أُمِرْتُ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُسْلِمِينَ

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’am 6/162-163)

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

“Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En’am, 6/79)

İslâm âlimleri kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir.

Ailenin fakir olması durumunda etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak durumu iyi olan Müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunluğunu hatta tamamını dağıtmaları uygun olur.

Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir.

Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir. Derinin satılması halinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir. 

Ancak kurbanın derisi, bir yoksula veya hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi, evde namazlık ve benzeri ev eşyası yapılarak kullanılmasında da bir sakınca yoktur.

Vakfımız Kurban Organizasyonu kapsamında kurban derisi toplamamaktadır. Kurban derilerinizi satarak elde edilen gelirleri bağış olarak Vakfımıza ulaştırabilirsiniz.

Kurban adayan kişinin kurban kesmesi vaciptir. Eğer kişi bu adağı, bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir.

Adak kurbanının etinden adak sahibi, eşi, usul ve fürûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları) yiyemeyeceği gibi, bunların dışında kalıp zengin olanlar da yiyemez. Şayet kendisi veya bu sayılanlardan birisi yemişse, yenilen etin rayiç bedelini yoksullara verir.

Adak Kurbanlarının kesimi için kurban bayramını beklemeye gerek yoktur. Adak kurbanı yılın her vaktinde kesilebilir.

Vakfımız Kurban Organizasyonu kapsamında yıl boyunca adak kurbanı bağışlarını kabul etmektedir.

Bir kimse arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete nail olması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Ancak böyle bir nimeti elde eden kişinin, adakta bulunmadığı sürece, kurban kesmesi zorunlu değildir. Ayrıca Hanefî mezhebine göre temettu veya kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi beraberce yaptıkları için Harem bölgesinde kestikleri kurban da bir tür şükür kurbanıdır.

Şükür kurbanlarının kesimi için Kurban Bayramını beklemeye gerek yoktur. Yılın her vaktinde kesilebilir. Vakfımız Kurban Organizasyonu kapsamında yıl boyunca şükür kurbanı bağışlarını kabul etmektedir.

Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana, “akîka” adı verilir. Akîka kurbanı kesmek sünnettir. İbn Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.s.) Hasan ve Hüseyin için birer akîka kurbanı kesmiş bir hadisinde de şöyle buyurmuştur: “Her çocuk (doğumunun) yedinci gününde kendisi için kesilecek akîka kurbanı karşılığında bir rehine gibidir. Akîka kurbanı kesildikten sonra çocuğun başı traş edilir ve ona isim verilir.”

Bu açıdan akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve saçı ağırlığında altın veya değeri miktarınca sadaka verilmesi müstehaptır.

Vakfımız Kurban Organizasyonu kapsamında yıl boyunca akika kurbanı bağışlarını kabul etmektedir.

Dinimizde ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir.

Ayrıca, kurban borcu olup, hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Tâbiînden olan Haneş’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Ben Ali’yi (r.a.) iki koçu (birden) kurban ederken gördüm de kendisine; ‘Bu da nedir?’ diye sordum. ‘Resulullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.’ cevabını verdi.”

Bu rivayette Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber (s.a.s.)’in kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez.

Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir.

Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir. Ancak ölen kişinin vasiyeti varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir.

Vakfımız Kurban Organizasyonu kapsamında yıl boyunca hayır kurbanı bağışlarını kabul etmektedir.

hulusi-efendi-vakfi-kurban-faaliyetleri

Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, satın alacağı hayvanın bedelini peşin olarak verebileceği gibi, vadeli veya taksitli olarak da verebilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak kredi kartı borcunu, ödeme tarihinde ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir.

Kredi kartı ile taksitli kurban alırken, taksit yapma karşılığında bankaya ilave bir ücret ödenmesi durumunda ise, kesilen kurban geçerli olmakla birlikte, faizli işlem sebebiyle ayrı bir günah söz konusu olur.

Vadeli satış caizdir. Taksit, borcun ödenmesinin belirli birkaç zamana vadeli olarak geciktirilmesidir. Buna göre taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mala, satın alan sahip olduğuna göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.

İster vacip olduğu için, isterse nafile olarak kurban kesen birisinin kurbanını peşin alabileceği gibi, borçlanarak da satın alabilir. Bu, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Fakat kredi alması durumunda faiz ödeyecekse, faiz verme yasağını işlediği için günaha girmiş olur. Maddi durumu iyi olmayan kişinin böyle yöntemlere başvurması yerine kurban kesmemesi daha uygundur.

Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur. Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir.
Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kavuştuğu için Allah’ ın verdiği nimete şükür olarak -bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati olmamak kaydıyla- iki rekât nafile namazı kılabilir.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’ in, kurban bayramının arife günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dahil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır. 

Buna göre Hanefîlerde tercih edilen görüşe göre arife günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farz namazın ardından teşrik tekbiri getirmek, kadın erkek her müslümana vaciptir.

Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz kaza edilirken teşrik tekbirleri de kaza edilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri halinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez. Şâfiî mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir.

Kurbanı, kişi kendisi kesebileceği gibi, vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekâlet caizdir.

Nitekim Hz. Ali’nin (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz.’ buyurdu.” (Buhârî, Hac, 120, 121)

Vekâlet yoluyla kurban kestiren kişi kendi bulunduğu yerde birisine vekâlet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekâlet verebilir. Vekâlet, sözlü veya yazılı olarak ya da telefon, internet, e-mail, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekâleti gereği gibi yerine getirmelidir.

Vakfımız bir kurum olduğu için kuruma yapılmış olan kurban bağışları için bağışçı tarafından vekâlet verilmiş sayılır. Ama sözlü olarak vekâlet vermek istiyorsanız, telefonda da vekâletinizi alabiliriz.

Vakfımızın düzenlemiş olduğu Kurban Organizasyonu programları ile vekalet yoluyla kurbanlarınızı kestirebilir ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Kurban Organizasyonu programımız kapsamında kurbanınızın kesilmesinin ardından Kurban bağışı esnasında verdiğiniz cep telefonu numarasına SMS ile bilgi gönderilmektedir. Kurban kesim işlemleri Kurban Bayramı yoğunluğundan dolayı bayramın üç gününe yayılmaktadır.

Kurbanınızın ilk 3 gün içinde kesildiğinden ve kesildiği an SMS ile bilgi verileceğinden şüpheniz olmasın. Yaptığınız bağışlarla alakalı olarak bağış makbuzlarınızı muhasebe birimimiz üzerinden temin edebilirsiniz. Bu bilgilerin sizlere ulaşabilmesi için bağış ekranında doğru bilgiler girmeniz önem arz etmektedir.

Kurban Organizasyonu ile ilgili gelişmeler Kurban Bayramı günlerinde sosyal medya hesaplarımız üzerinden paylaşılmaktadır. Her türlü sorularınız için Vakıf Genel Merkezimiz ile irtibata geçebilirsiniz. Telefon: 0422 615 15 00

Hev Blog