Somuncu Baba Ekmeği İkramı
Somuncu Baba Ekmeği İkrâmı
Somuncu Baba Ekmeği yüzyıllardır toplumumuz içerisinde yer almış kültürel bir hazinedir. Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nden bize kalan bu kültürel miras hem Hazretin adını yaşatmış hem de farklı manevi duygu ve izleri günümüz insanına aşılamayı hedeflemiştir.
Somuncu Baba Hazretleri 1331-1412 yılları arasında yaşamış Anadolu’yu karış karış dolaşarak İslâm’ın en güzel şekilde yaşanabilmesi gayesiyle hizmetlerde bulunmuş ve Osmanlı Devleti’nin mânen gelişmesinde etkili olan tarihe yön veren şahsiyetler yetiştirmiş bir gönül sultanıdır.
Somunlar! Mü’minler!
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri talebeleri ile Osmanlı Devleti’nin pây-i tahtı Bursa’ya geldiğinde mütevâzi kişiliği ile ön planda olmuştur. Manevi kişiliğini gizleyerek bir fırın inşâ etmiş ve talebeleri ile burada çalışmıştır. Bir yandan Bursa sokaklarında “Somunlar! Mü’minler” nidâlarıyla ekmeklerini dağıtırken diğer taraftan da talebelerini yetiştirmiş gönüllerini pişirmiştir.
Dönemin en önemli manevi önderlerinden olan Emir Sultan Hazretleri Somuncu Baba’nın nâmını duymuş ve fırınında onu ziyaret etmiştir. Onun sıradan bir fırıncı olmadığını düşünen Emir Sultan Hazretleri, fırında ateş olmadığını görünce Hazrete bu işin sırrını sormuş o da: “Aşk ateşiyle pişer” cevabını vermiştir. Çünkü bu fırında ekmekler gönül ateşiyle pişmektedir.
Emir Sultan’ın kendisini ifşâ etmesiyle Bursa Ulu Camii’nin açılış hutbesini yerine getiren Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin manevi sırrı ortaya çıkmış fakat ismi Somuncu Baba olarak yüzyıllardır insanımızın gönlüne kazınmıştır.
Zengine Fakire Gönülden Hediye
Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nden günümüze kalan bu kültürü yaşatan Vakfımız, yurt genelinde temsilciliklerimiz aracılığı ile Somuncu Baba Ekmeği ikrâm etmekte Somuncu Baba’nın “Somunlar, Mü’minler!” nidâsı gönüllerde sımsıcak hissedilmektedir.
“Zengine, fakire gönülden hediye” anlayışıyla ikram edilen ekmekler; günümüz insanına Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin hayatını, anlayışını ve tavsiyelerini anımsatmakta, helal ve temiz kazancın mü’minlerin düsturu olması gerektiği ve karşılıksız ikrâm edebilme güzelliklerini gönüllere aksettirmektedir.