vakif-sehir-dergisi-hulusi-efendi-vakfi-2

Vakıf Şehir Dergisi – Hulusi Efendi Vakfı

Vakıf Şehir Dergisi

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Vakıf Şehir Dergisi 26.sayısında tarih, kültür ve turizm şehri Malatya’yı konu edindi. Malatya ve çevresindeki vakıf eserleri hakkında bilgiler verilen derginin “Yaşayan Vakıflar” başlıklı bölümünde, yaptığı hizmetlerle bölgenin en aktif ve tarihi geçmişe sahip vakıflarından olan  Hulûsi Efendi Vakfı ve Vakıf Kültürü üzerine bir röportaj yayımlandı.

Amacımız Ecdat Yadigârı Kültürümüzü Yaşatmak

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı’nın kurulduğu günden bugüne Malatya için neler yaptığını konuştuk. Vakıf yetkilileri, “Amacımız, ecdadımızdan bizlere kalan vakıf kültürünü günümüzde aynı şekliyle devam ettirmektir,” dedi.

Yaşayan Vakıflar

Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı’nın kuruluş amacı ve yardımlaşmaya verdiği desteklerden bahseder misiniz?

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı, 18 Şubat 1986 tarihinde, Darende Noterliğince düzenlenen 449 yevmiye numaralı senetle kurulmuş, Darende Asliye Hukuk Hâkimliğince vakıf senedinin tesciline karar verilmiştir. Hayatı boyunca kendini insanlığa hizmete vakfedip, gerçek manada tasavvufun insanlığa hizmet etmek olduğunu örnek ahlakıyla sergilemiş olan Osman Hulûsi Efendi, başkanlığını yaptığı çok sayıda derneğin faaliyetlerini bu vakıf çatısı altında toplamıştır.

Osman Hulûsi Efendi’nin:
“Âlemi sen kendinin kölesi kulu sanma,
Sen Hak için âlemin kölesi ol kulu ol…

Garazsız hem ivazsız hizmet et her canlıya,
Kimsesizin düşkünün ayağı ol, eli ol…”

nasihatini kendisine düstur edinen Hulûsi Efendi Vakfı’nın genel merkezi, Somuncu Baba diyarı, Malatya’nın Darende ilçesindedir. Ülkemiz genelinde yer alan temsilcilikleri ile milletimize ve memleketimize yaptığı hizmetler nedeniyle 2007 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile vergi muafiyeti hakkı elde etmiş, “kamu yararına çalışan vakıf” statüsü kazanmıştır.

Vakıf kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin 1990 yılında vefatından sonra Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı, Osman Hulûsi Efendi’nin mahdumu ve halefi Hamid Hamidettin Ateş Efendi yürütmektedir. Şeyh Hâmid-i Velî (Somuncu Baba) Hazretleri’nin 14. yüzyılda yaşatmış olduğu hizmet anlayışını devam ettirme kararlılığındaki vakfımızın amacı ise Türkiye’nin ilmi, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmesine yardımcı olmak, bilgili ve aydın gençlerin yetişmesine maddeten ve manen katkıda bulunmaktır.

Vakfımızın diğer amaçları arasında şu unsurları sayabiliriz: Eğitim, öğretim, sağlık, sosyal, kültür ve dinî alanlarda yasaların öngördüğü ölçülerde tesisler kurmak, kurulmuş olanları desteklemek. Tarihî ve kültürel değerlere haiz eski eserler ile doğal çevreyi korumak, yaşatmak, ihya ve imar etmek; bu suretle iç ve dış turizm ile gelecek nesillerin hizmetine sunmak.

İnsanlar arasında sosyal ve ekonomik yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak, bu amaçlara yönelik faaliyetlerde bulunmak. Millî, manevi, tarihî ve kültürel değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak ve bu suretle millî ve manevi değerlerimizin bütünlüğünün güçlenmesine katkıda bulunmak…

Vakıf olarak hangi alanlarda faaliyet göstermektesiniz?

Vakfımız; imar ve ihya faaliyetleri, eğitim faaliyetleri, kültürel faaliyetler, sosyal faaliyetler, vakıf geleneği faaliyetleri, tanıtım faaliyetleri, temsilcilik faaliyetleri, çevre faaliyetleri ve sağlık faaliyetleri alanlarında hizmet vermektedir.

Vakfımız, tarihî ve kültürel değerlerimizi yaşatmak, gelecek nesillere yaşanabilir mekânlar bırakmak için restorasyon, imar, ihya ve inşa faaliyetlerine önem vermektedir. Restore edilen veya inşa edilen mekânların gelecek kuşaklara aktarılması için; temizlik, güvenlik, çevre düzenleme ve bakım-onarım gibi ihtiyaçları da vakfımız tarafından karşılanmaktadır.

Vakıf medeniyetimizin gerektirdikleri hususunda hassas bir şekilde çalışan vakfımız, sosyal alanda ihtiyaç sahiplerinin elinden tutarak insanların dertlerine derman olacak çalışmalar yapmaktadır. “Her canlıya hizmet” düsturu ile yola çıkan vakfımız, bu geleneğin bir parçası olduğunu yaptığı hizmetlerle göstermektedir. Vakfımız, kültürel ve tarihî unsurlarla ilgilenmesinin yanında, doğal güzelliklerin ön plana çıkarılması, çevre düzenlemeleriyle atıl alanların insanların kullanımına açılması gibi birçok faaliyete de önayak olmaktadır.

Vakıf olarak kaç öğrenciye burs imkânı veriyorsunuz?

Türkiye’nin ilmî, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmesine yardımcı olan vakfımız; bilgili ve aydın gençlerin yetişmesine maddeten ve manen katkıda bulunmaktadır. Kurulduğu günden bugüne çeşitli eğitim düzeylerinde binlerce öğrenciye eğitim, öğretim ve barınma bursları veren
vakfımız, vatanına ve milletine bağlı genç nesillerin yetişmesine öncülük etmektedir.

Vakfımızın kuruluşundan sonra ise ülkemiz genelindeki gönül dostlarımızın özverili çalışmaları ve destekleri ile burs faaliyetlerine başlanmış, yıllardır binlerce öğrencimize burs yardımları yapılmıştır. Gençlerimizin ilim tahsili yaparken kaliteli bir eğitim de alabilmeleri için ülke çapındaki gönüllülerimizle var gücümüzle çalışmakta; gelecek nesillerin hayat kalitesini artırmak ve ülkemize güzel hizmetler yapmalarını sağlamak maksadıyla her öğrenim kademesinde okuyan öğrencilerimize burslar verilmektedir.

Malatya ilimizin köklü vakıflarından birisi olarak yaşanan 6 Şubat depremlerinde vatandaşlar ve diğer canlılar için (sokak hayvanları) ne gibi hayır ve hasenatta bulunabildiniz?

Depremin olduğu ilk günden itibaren ülke genelindeki temsilcilikleriyle birlikte organize olan vakfımız, deprem bölgelerine yardımların toplanması, ulaştırılması ve dağıtımında aktif görev almış; tüm imkânları ile deprem bölgesinde bulunmuş, insanlarımızın derdine derman olup yaralarını sarmıştır. Malatya başta olmak üzere Akçadağ, Elbistan, Afşin, Kahramanmaraş, Hatay ve depremden etkilenen tüm yerlerde gıdadan barınmaya, hijyen ürünlerinden ısınmaya kadar birçok yardım, personelimiz ve gönüllülerimiz vasıtasıyla depremzedelere ulaştırılmıştır.

Yapılan yardımlar ile ilgili birkaç örnek ile hizmetlerimizi izah edelim. Depremin en fazla hissedildiği merkezlerden olan Malatya ve Akçadağ’ın Darende’ye yakınlığı sebebiyle ilk yardımlarımızı bu bölgelere ulaştırdık.

Vakfımız, Malatya’ya ilk günlerde ihtiyaç duyulan gıda, soba ve yakacak yardımlarını vatandaşlarımıza ulaştırmıştır. İkinci depremin merkez üssü olan Elbistan’a yardım elini uzatan vakfımız, ülkemiz genelinden temsilciliklerimizin gönderdiği yardım tırları aracılığı ile Elbistan’a konteyner, kömür, soba, ekmek, su, kıyafet ve ısıtıcı yardımları gerçekleştirmiştir.

Vakfımız tarafından yapılan binalarımız depremde hiçbir zarar görmediği için devletimizin hizmetine sunulmuştur. Özellikle Elbistan sosyal tesisimiz, tüm katlarıyla Kahramanmaraş Valiliğimizin hizmetine verilmiştir. Deprem sürecinde tüm resmî işler buradan takip edilirken, başka şehirlerden görevli gelen misafirler burada barındırılmış ve ihtiyaçları karşılanmıştır.

Afşin merkezi ve kırsal mahallerini tek tek ziyaret eden vakfımız, elimizdeki yardımları ulaştırmanın yanı sıra; bölgenin ihtiyaçlarını da tespit ederek bu ihtiyaçlara göre yardımların toplanmasını organize etmiştir. Ayrıca bölgede arama kurtarma yapan ekiplere yemek ve su ikramı yaparak çalışmalara destek verilmiştir.

Depremi çok yakından hisseden Kahramanmaraş’ta, elektriğin olmadığı ilk günlerde tüplü ısıtıcı, ocak ve gıda yardımları ulaştıran vakfımız, sonraki günlerde bölgenin ihtiyaçlarına göre battaniye, kuru gıda, bebek bezi, bebek maması, kışlık kıyafet, çorap, ayakkabı, konteyner vb. malzemeleri, ülkemizin diğer bölgelerinden temin ederek yardım tırları vasıtasıyla bölgeye ulaştırmıştır.

Depremin hasar verdiği kentlerden olan Hatay’da vakıf gönüllülerimiz aracılığı ile arama kurtarma çalışmalarına destek verilmiştir. Vakıf gönüllülerimizden elektrikçi, tesisat ustası, vinç operatörü vb. arama kurtarma çalışmalarına destek verebilecek gönüllülerimiz bölgeye yönlendirilmiştir.

Vakfımız tarafından battaniye, kışlık kıyafet, çorap, içlik, ısıtıcı, kefen, bebek maması, bebek bezi, eşofman, su, iç çamaşırı, gıda ürünleri vb. ihtiyaç malzemelerinin bulunduğu yardım tırı hazırlanarak Hatay bölgesine gönderilmiş, vakıf gönüllülerimiz aracılığı ile dağıtımları gerçekleştirilmiştir.

Vakfımız, “her canlıya hizmet” anlayışını devam ettirmiş, deprem döneminde sokak hayvanlarının barınma ve gıda ihtiyaçları vakıf personelimiz ve gönüllülerimiz tarafından karşılanmaya çalışılmıştır.

Vakıf başkanımızın talimatları ile Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nden yadigâr kalan balıkların bakımının yanı sıra, külliye çevresinde ve civarında kedi, köpek, kaz, kuğu, ördek, yaban güvercini, kumru, sincap gibi hayvanların doğal koşullarda yetişmesi ve yaşamlarını devam ettirmesi için çalışmalar yapılmıştır. Soğuktan yem bulamayan hayvanlar için belirli alanlara yem ve yiyecek bırakılmış, soğuktan etkilenebilecek hayvanlar barınaklara alınmıştır.

Binlerce yıllık vakıf kültürü hakkında duygu ve düşüncelerinizi anlatabilir misiniz?

Vakıf, Allah’ın mülkünün insan eliyle ihsanıdır. Fakirlere, yetimlere, yolda kalmışlara, ihtiyaç sahiplerine, tüm insanlığa uzanan eldir. Vakıflar, tüm canlılara hizmeti esas alır; bu doğrultuda tüm coğrafyalara çok yönlü hizmet taşır; hanlar, hamamlar, yollar, camiler, mescitler, kütüphaneler, çeşmeler, imaretler, hastaneler, medreseler, bedestenler ve her türlü hizmeti vücuda getirmiştir.

Tüm sahaları mamur hale getirmiş, her zerresiyle yaratılmışa hizmet etmeyi düstur edinmiştir. Bu sebepledir ki vakıf mülkü, Allah’ın mülküdür. Bu mülke itina ile sahip çıkıp şartlarını yerine getirmek gerekir. Bir kişi, mülkiyetine sahip olduğu menkul ve gayrimenkullerden bir kısmını veya tamamını Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle halkın herhangi bir ihtiyacını gidermek üzere dinî, hayri ve içtimai bir gayeye ilelebet tahsis ederse malını vakfetmiş, yani bir vakıf müessesesi kurmuş olur

Bu davranışın arkasında herhangi bir mecburiyet veya zorlama yoktur. Sadece iyilik, şefkat, yardımlaşma, dayanışma, herhangi bir insanı veya başka bir canlıyı maddi ve manevi açıdan huzura kavuşturma arzusu sebebiyledir.

Ecdadımız, muhtaç insanların meselelerini halledip merhamet, muhabbet ve hizmeti Allah’ın mahlukatı için de aciz hayvanlara kadar şümullendirmiştir. Bu seviyeye bugün bile dünyanın hiçbir yerinde ulaşılmamıştır.

Bu itibarla şanlı tarihimizden alacağımız pek çok ders bulunmaktadır. Onlar, “Büyük bir edep ve hürmet ile muhterem acizler,” diye tabir ettikleri akıl hastalarını av etiyle beslemek ve musiki ile tedavi etmek gibi hâlâ kâbına varılamamış bir merhamet, muhabbet ve medeniyet seviyesine ulaşmışlardır.

Bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalık oluşundan dolayı, toplumdan tecrit edilen cüzamlılara Osmanlı vakıf medeniyetinde şefkat eli uzatılmıştır. Onlar için her türlü bakımın yapıldığı bir gerçektir. Binaların saçak altlarına kuşların barınmaları için zarif kuş evleri yapan ve vakti gelip de göç edemeyen yaralı leylekler için vakıflar tesis eden Osmanlıların bu icraat ve tatbikatlarını layıkıyla öğrenmek, kendimizi onların ölçüleriyle değerlendirmek son derece ehemmiyetlidir.

Diğer taraftan, merhamet ve muhabbeti vakıf hizmetlerine ve hayırlarına en ideal ölçülerle aksettiren ecdadımız, biçarelerin, fakirlerin, dulların, yetimlerin izzet ve haysiyetlerini korumak için de azami bir dikkat, nezaket ve gayret göstermiştir.

Sadakayı verenle alanın birbirini görmemesini temin maksadıyla camilerde sadaka taşları ihdas etmek ve muhtaçlara dağıtılacak olan yemekleri, onların haysiyetlerini rencide etmemek için gece karanlığında dağıtmak gibi hassasiyetler, merhamet ve muhabbetin ideal ölçüde gerçekleştiği örnek bir davranış üslubudur. Hatta hizmetkârların gönülleri incitilmesin diye kaza ile kırdıkları veya zarar verdikleri eşyaları tazmin eden vakfın kurulmuş olması, ne kadar ibretli ve hayal ötesi bir duygu derinliğidir.

Bunlar günümüzde insanlık izzet ve haysiyetini layıkıyla takdir edebilmek için ehemmiyetle hatırlanması ve kazanılması lazım gelen hayati düsturlardır. Aynı hassasiyet ve incelikler, vakfımız tarafından yaşatılmakta; hizmetler çok boyutlu olarak sürdürülmektedir.

Derginizde vakfımıza yer verdiğiniz için şükranlarımızı arz ediyor tüm okuyucularımızı, vatandaşlarımızı Darende’mize misafir olarak bekliyoruz.

Malatya’yı konulu Vakıf Şehir Dergisi 26.sayısını sayfamızdan okuyabilirsiniz:

Hev Blog