Şeyhzadeoğlu Ahmet Şemsettin Ateş
Ahmet Şemsettin Ateş, babası Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin kütüphanesindeki not defteri kayıtlarına göre Hicri 1377 yılının Ramazan-ı Şerîfinin 14. günü 15. güne bağlayan gecenin sabahında saat 05.55’te dünyaya gelmiştir. Miladi Takvim, 5 Nisan 1958 tarihini göstermektedir.
Babası Darende’nin ve ülkemizin tanınmış mutasavvıflarından Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi¸ annesi Hacı Naciye Hanımefendi ‘dir. İlk ve orta tahsilini tamamladıktan sonra Darende Lisesi’nde eğitimine devam etmiş 1977 yılında mezun olmuştur. Liseden mezun olduktan sonra bir müddet vekil öğretmenlik yapmıştır. Darende’ye yakın bir köyde ilkokul öğrencilerini yetiştirmiş, gerek Milli Eğitim Câmiası gerekse de köylüler kendisini çok sevmiştir.
Üniversite Yılları ve Darende Hasreti
1980 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Enstitüsü Sınıf Öğretmenliği Bölümünü başarı ile bitirmiştir. Babası Osman Hulûsi Efendi’nin eğitime verdiği önemin farkında olan Ahmet Şemsettin Ateş, hem yeni bilgiler öğrenmek hem de memlekete daha farklı alanlarda hizmet edebilmek için tekrar üniversite sınavlarına girmiş Orman Mühendisliği bölümünü kazanmıştır. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun olmuştur.
Üniversite sonrası dekorasyon alanında kendini geliştirmiş ve İstanbul’da bir işyeri açmıştır. Hamid Hamidettin Ateş; İstanbul’da Arapça ve Kur’an ilimleri üzerine Yusuf Deniz Hocaefendi ve İsmail Biçer Hocaefendi‘den ders aldığı dönemlerde ağabeyi Ahmet Şemsettin Ateş ile birlikte ikamet etmiştir.
Darende’den ve baba ocağından ayrı geçirdikleri bu dönemle alakalı olarak Hamid Hamidettin Ateş şunları anlatmaktadır:
” Bir müddet baba ocağından ayrı kalmıştık ama ikimiz beraberdik. Ahmet Ağabey ile birlikte, Darende hasretiyle çok geceler uzun uzun sohbet eder, Darende’den getirdiğimiz çayları içer hem hal olurduk. O çay içmeyi çok severdi. Hele de benim demlediğim çayları daha çok beğenirdi. “Elinden çay içelim Hamid Efendi” derdi.”
Askerlik sonrası hizmetleri
Askerlik vazifesini Manisa’da tamamlayan Ahmet Şemsettin Ateş bir müddet Köy Hizmetleri Malatya İl Müdürlüğünde mühendis olarak çalışmıştır. Osman Hulûsi Efendi’nin mahdumu Mahmut Kemal Ateş’in 1986 yılında vefatından sonra Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Üyeliğine seçilmiştir. Vakıf 2.Başkanlığı görevini vefâtına kadar sürdürmüştür.
Özellikle Darende’ye yüz binin üzerinde ağaç ve çam dikilmesi konusunda çok çalışmış ve başarılı da olmuştur. Bugün onun döneminde dikilen çam ağaçları insan boyunu aşmıştır.
Tekrar Darende’ye döndü
Ahmet Şemsettin Ateş 1987 yılında Gürün eşrâfından Hacı Önder Özdeğer’in Semiha Hanımla evlenmiştir. Bu evliliğinden Ayşe Sıdıka, Melike Şeyma ve Muhammed Hulusi isminde üç evlâdı dünyaya gelmiştir.
14 Haziran 1990 tarihinde babası Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin vefâtından sonra tekrar baba ocağına dönmüştür. Bu durumu Hamid Hamidettin Ateş şu şekilde anlatmaktadır:
“Babamın vefâtından sonra yarım bıraktığı, Darende’de çok iş vardı. Bütün işler aile olarak bizleri bekliyordu. Ben yalnız kalmıştım. Ahmet Ağabey bu yalnızlığımı hissetti ve bana yardımcı olması gerektiğini anladı. O da artık gurbet ellerde usanmıştı. Gönüllerimiz her zaman beraberdi ama hasretlik zor geliyordu. İstanbul’daki kurulu düzenini bırakıp ata diyârına Darende’ye geri döndü. Hayatını temiz beşbeldede sürdürdü. Artık Hacı Valide’nin dizinin dibinde yine beraberdik…”
Darende’de Ticâri Hayatı
Tekrar Darende’ye dönen Ahmet Şemsettin Ateş tahsil hayatında eğitimci ve mühendislik mesleklerini öğrenmesine rağmen Peygamber mesleği olan tüccarlığı tercih etmiştir. Çarşı esnafıyla çok içli dışlı olması ve etraftan dostlarının da Darende’de ticaretle meşgul olmasını arzu etmeleri üzerine, İstanbul’da geliştirdiği ticari tecrübeleriyle ecdâdının unvanı olan Şeyhzadeoğlu ismini alarak, Darende’de örnek “Şeyhzadeoğlu Kuyumcusu” adlı iş yerini açmıştır.
Köylüsü, kasabalısı ve çarşı esnafı ona karşı her zaman büyük muhabbet beslemiştir. Her zaman etrafındakilere yardımcı olma tarafını seçmiş, borç isteyene borç vermiş yardım isteyene yardım etmiştir. Kimseyi eli boş çevirmemiştir.
Esasında Kuyumculuk mesleği Ahmet Şemsettin Ateş‘in meşrebine uygun değildi, çünkü veresiye alanlar tekrar geri borçlarını ödemiyorlardı. Aileden gelen hoşgörülü yapısı ve insanları incitmeme açısından iş değiştirme arayışına girişmiş ve bir müddet mobilya mağazası işletmiştir.
Mahallesinde olduğu kadar çarşı esnafı tarafından da sevilip sayılan bir şahsiyet olmuştur.
İnsanlığa Hizmetleri
Ahmet Şemsettin Ateş, Darende ve civarında eğitim, sosyal ve kültürel alanlarda birçok hizmet üreten derneklerde başkanlık yapmış, yönetim kurullarında görev almıştır.
Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı‘nın 2.Başkanlığı görevini vefâtına kadar sürdürmüştür. 1999 seçimlerinde Darende Belediye Meclis Üyesi seçilmiş ve memlekete bir çok hizmetin yapılmasında öncü olmuştur.
Darende’deki eğitim hizmetlerine, özellikle İnönü Üniversitesi tarafından açılan Fakülte ve Meslek Yükseokullarının ilçede eğitim vermesine yaptığı yaptığı katkılarından dolayı, 1997 yılında İnönü Üniversitesi tarafından Onur Üyeliği ile taltif edilmiştir.
Hulusi Efendi Vakfı tarafından 1994 yılından bu yana; ilim, kültür, edebiyat, tasavvuf ve tarih alanında yayın yapan ve yurt çapında dağıtımı yapılan Somuncu Baba Dergisi‘nin kurucu imtiyaz sahibidir. Çok sayıda yayınlanmış makaleleri ve şiirleri bulunmaktadır. Hayatı, hizmetleri ve yayınlanmamış şiirleri, Nasihat Yayınları tarafından hazırlanan “Şemsnâme” isimli eserde neşredilmiştir.
Vefâtı
Ahmet Şemsettin Ateş, yaklaşık 3 yıl süren tedâvisinin ardından 17 Mart 2006 Cuma günü sabah namazının ardından ruhunu teslim etmiş, ebedi âleme göç eylemiştir. Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Türbesi ve Külliyesi’nde binlerce sevenin katılımı ile Hamid Hamidettin Ateş‘in kıldırdığı cenâze namazı sonrasında Taceddin-i Veli Hazîresi‘ne defnedilmiştir.
Hamid Hamidettin Ateş, Ahmet ağabey’in vefat gününü şöyle anlatmaktadır:
“O gün Allah’ın rahmeti bereketi Ahmet Ağabey’in üzerine oldu. cuma vaktine yarım saat kala, tabutu Devlethaneden çıkar çıkmaz beyaz kar taneleri, sanki beyaz güller gibi tabutunun üzerine serpildi. Tabutunu taşıyanları gözyaşlarına garketti. Gül neslinin bu evlâdına gökler de kristal gözyaşları ile ağlıyordu.
Havanın açık olmasına rağmen, böyle ilahi mağfiret güllerinin gökten dökülmesi onun Yüce Yaratıcıya olan bağlılığının güzel bir göstergesiydi. Cuma namazından sonra ecdâdı Şeyh Hamidi Veli Camii’nde kılının namazının ardından, binlerce seveni onu son yolculuğuna uğurladı. O hep kendinden önce vefat eden ağabeyi Kemal Efendinin yanında, Kutb’ul Ârifîn Gavs’ul vâsilin Taceddin-i Veli Hazretleri’nin komşusu olmayı arzulardı.
Ahmet Ağabey’in sevenlerinin gözlerinden akan yaşlar sele dönüştü. Bir gül daha toprağa düştü. O sevdiklerine kavuştu, kabri pür nûr, mekânı cennet ehlinden olsun… İnşaallah…”
Ahmet Şemsettin Ateş’in Özellikleri
Hamid Hamidettin Ateş, ağabeyi Ahmet Şemsettin Ateş‘in genel özelliklerini şu şekilde anlatmışlardır:
Cömertti… cömertliğin bir civan mertlik şiârı olduğunu babası Hulûsi Efendi’den öğrenmişti.
Dürüsttü… Emrolunduğu şekilde dosdoğru bir hayat yaşıyordu. Kur’anın emirlerine râm olmuştu. Gönüllere girmişti. Sadakatiyle, dürüstlüğüyle herkes tarafından sevildi. sayıldı. Senlik benlik davasından geçmiş bir merdâneydi…
Şefkatliydi… Herkese karşı sevgi duyuyordu. Nerede bir fakir görse içi burkulur, gözyaşlarına hakim olamaz, elindekini avucundakini ona verirdi.
Hoşgörülüydü… Hiçbir Allah’ın kulunu incitmedi, incitmemeye çalıştı. Kimseden de incinmedi.
Eğitimciydi… Ailesinde aldığı manevi terbiye ve görmüş olduğu eğitim ile ortak olduğu dostlarını, yanında çalıştırdığı arkadaşlarını, yeğenlerini eğitip toplumun istifadesine sunmaya gayret gösterdi. Dostluk yaptığı insanlar zararlı alışkanlıklarını bırakır onun gibi olmaya çalışırdı. Somuncu Baba Dergisi’nin kurucusu idi. Edebiyat ve kültür alanında yeni bir kapı açmıştı.
Paylaşımcıydı… Darende’nin konut ihtiyacına cevap verebilmek için inşaat sektöründe çok güzel hizmetler verdi. Garipleri dar gelirli insanları ev sahibi yaptı.
Hayırseverdi… Allah için herkese hizmet etmeyi benimseyen örnek bir kişiliğe sahipti. Yaptığı iyiliklerin kendisi ile Allah arasında kalmasına özen gösterir, hiçbir kimseyi bunlardan haberdar etmeyecek şekilde hayırda gizliliğe dikkat ederdi. İçindeki sırlarını hiç kimse bilemezdi. Darende’deki ticarî hayatında kimsesizleri, yoksulları, meczupları, yetimleri himaye eder onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışırdı. O fakir fukara babası idi, daha doğrusu babasının oğluydu.
Gönül ehliydi… Sevdiğini gönülden sever¸ ama açığa vurmazdı. Onun her şeyi sevdiği dostları ve arkadaşlarıydı. Dünya malı, para pul gibi birçok insan tarafından çok önemsenen maddiyat onun için bir şey ifade etmezdi. Âdeta gizli bir Hulûsi Efendiydi.
Saygılıydı… Allah’ın yarattığı bütün mahlukata sevgi besler, insana saygı duyardı.Yaşça büyük olmasına rağmen bize karşı saygılı davranır, babasının yerinde görürdü. Dedesi Hatip Hasan Efendi gibi bazen sert meşrepli, amcası Ahmet Nuri Efendi gibi ince ruhlu, babası Hulusi Efendi gibi şâirane, mütavazı, cömert ve sahavetli bir kişiliğe sahipti.
Sabırlıydı… Sağlığı bozulmasına rağmen insanları kapısından hiç çevirmedi. hiç bir zaman hastalığından şikayetçi olmadı. Her zaman haline şükretti.