Âlim, mutasavvıf ve divân şairi Osman Hulusi Efendi 42 sene Darende Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Camii ve Külliyesinde imam-hatiplik görevinde bulunmuştur. Yazmış olduğu şiirlerinin yanı sıra burada irâd etmiş olduğu hutbeleri ile de hem yaşadığı döneme hem de sonraki nesillere önemli nasihatlerde bulunmuştur.
O’nun irâd etmiş olduğu hutbeleri arasından seçilen metinler vefâtından sonra neşredilerek “Şeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler” ismiyle yayınlanmıştır. Bu eserde 74. sırada bulunan hutbe, insanın nasıl olması gerektiğini ve güzel ahlâkın ehemmiyetini bizlere anlatmaktadır.
Hulûsi Efendi Vakfı tarafından vefâtının 30.yılı anısına hazırlanan videoda Osman Hulusi Efendi kendi sesiyle adeta çağları aşan nasihatlerde bulunmaktadır. Hutbenin metnini ve videosunu yazımızda bulabilirsiniz.
Çağları aşan nasihatler
Muhterem Cemâat-i Müslimîn!
Bilmiş olunuz ki; insan için en büyük gaye, dünyâda fazîlet sahibi olarak yaşamaktır. İnsanın saâdeti ancak bundadır. Yalnız servet, yalnız mansıp ve hatta yalnız ilim insanlar için tam bir saadet te’mîn edemez. Bunlara mâlik olmuş birçok insanlar vardır ki, yine mesut değildirler.
Asıl mesut insanlar fazîlet-i ahlâkiyye sahibi olanlardır. Hakîki saadet fazîlet-i ahlâkiyyenin bulunduğu yerde görülür. Fazîlet-i ahlâkiyye sâhibi demek; ahlâk kânunlarına riayetkâr olmak; şahsî, ailevî, millî, insanî, ilâhî bütün vazifelerini noksansız olarak seve seve yapmak, bunu itiyat hâline getirmek demektir.
Güzel Ahlâk
Güzel ahlâk öyle kudsî bir haslettir ki, mütecellî olduğu muhitlere başka bir hayât başka bir i’tilâ verir, güzel ahlâktan mahrumiyet ise en büyük bir felâkettir.
Ahlâkın yegâne esâsı, istinât-gâhı din-i ilâhîden başka değildir. Ahlâk-ı İslâmiyyemizin esâsı din-i mübîn-i İslâm’dır.
Ma’lûmdur ki ahlâk-ı İslâmiyyenin bir kısım âlî düstûrları vardır. Bunlardan biri “Vazifeni mahzâ rızâ-yı Ban için yap.” kâidesidir.
Binâenaleyh Müslümanlar vazifelerini cennet ümîdiyle, cehennem korkusuyla yapmazlar. Bil ki mücerred rızâ-yı ilahîyi tahsîl için îfâ ederler.
Nazar-ı İslâmda ahlâkın en birinci hedefi, gayesi rızâyı ilâhîdir. Cenâb-ı Hakkın rızâsı her şeyin fevkindedir. Bir âyet-i kerîme:
“Allâhu Teâla’nın rızâsı onların hepsinden daha büyüktür. Fevz-i azîm işte odur.” (Tevbe, 72.) meâlindedir.
Allah’ın rızâsı
İnsanlar için en büyük kemâl rızâyı İlâhiye muvaffakiyyettir. Bu muvaffakiyyetin en büyük semeresi ise dar-ı bakâda Cenâb-ı Hakkın tecelliyyâtına müşâhede-i cemâline nâiliyyet saadetidir.
Bu öyle saâdettir ki bunun ulviyyeti yanında dünyâ ve ukbâ olanca varlığıyla, olanca behişti, menâzırıyla beraber hiç mesâbesinde kalır.
Ezcümle insan; lisânını gıybetten, kalbini sû-i zandan muhafaza etmelidir. İnsan; kibirden, gururdan, başkalarıyla istihzadan, onu bunu hakîr görmekten hazer etmelidir.
İnsan ne yapmalı?
İnsan yalan söylemekten, hıyânetten, nâsı iğfalden, fena bid’atlara temayülden müctenip bulunmalıdır. Hâsılı insan, bütün muharremâttan sakınmalı, bütün evâmir-i İlâhiyeye riâyetkâr olmalıdır.
İnsan temiz bir ruh ile, nezîh bir fıtrat ile dünyâya gelmiştir. Artık lâyık mıdır ki insan, kendisine Vedîatullah olan temiz ruhu, birtakım seyyieler ile leke-dâr etsin?
Artık muvafık mıdır ki insana bir atiyye-i Sübhâniyye olan bu nezîh fıtratı sû-i ahlâk ile sû-i a’mâl ile telvîse çalışsın. Hiç yakışır mı ki bir katre sudan yaratılmış olan insan kibir-gurûrda bulunsun?
İnsan odur ki kendi haddini bilir
İnsan odur ki kendi haddini bilir. Halkın nef’ine çalışır, bir kuşçağızın zararına bile sebeb vermez. İnsan odur ki nezîh bir fikre, temiz bir i’tikâda ulvî bir hassâsiyyete sâhib olur. Gâye-i hayati rızâ-yı Hak’tan ibaret bulunur.
İnsan odur ki seciyye-i ahlâkiyyesini ihlâl edecek şeylere asla temayül göstermez. Fazîlet ve diyanet dâiresinde çalışır. Nâfi mesleklerden birine sülûk eder, isrâfâttan, neticesi muhataralı şeylerden ictinâb eder. İtidal dâiresinde yaşar, hem de âhiretini te’mîne çalışmaktan geri durmaz.
Dünyânın bütün varlığı bütün ezvâkı uğrunda bir dakikalık neşve-i ruhaniyyesini bile fedâ etmez.
Büyük kimdir?
Büyük o kimsedir ki; yeryüzünde öyle bir bulut gölgesi gibi yürür ki bir karıncanın bile gönlünü incitmez.
Velhâsıl insan güzel bir terbiye-i ahlâk ile ittisâfa çalışmalı. Hüsn-i ahlâk her kemâlin esâsıdır. Cenâb-ı Hak cümlemizi maddî ve ma’nevî kemâlâta mazhar buyursun. Âmîn.